Ana içeriğe atla

Bizim Bozcaada'mız...

Utku'yla bizim için her senenin olmazsa olmazıdır Bozcaada. Geçen yaz taşınmaydı, evlilikti, yoğun balayı programıydı derken gidemedik ama önce Yılbaşına Bozcaada'da girerek açılışı yaptık, sonra da Bayram tatilimizde yazı Bozcaada'da kapattık. ( Hala bir dalışla kapanış yapalım diye Utku'nun canını yesem de yaz tatillerimizin bittiği konusunda çok kararlı :( )
Neyse efendim; gün gün neler yaptık, neler ettik diye sıra sıra anlatmaktan ziyade biz neleri çok severiz, neleri he defasında da yaparız biraz bunlardan bahsedeceğim.
Bozcaada'ya İstanbul'dan gidecekler için en mantıklı yol olan Eceabat'tan yada Kilitbahir'den (araları 2-3 km) feribotla Çanakkale'ye geçiyor, ordan da Geyikli'ye ulaşıp adamıza kavuşuyoruz. Adada her yıl kaldığımız belli bir yer yok. Rum Mahallesi'nde Bozcaada Biz ve son olarak kalabalık gittiğimiz için airbnbden kiraladığımız taş evimiz Punta Stonehouse'u önerebiliriz. sahipleri çok ilgiliydi ve evimiz hem çok merkezi, hem çok kullanışlı hem de tertemizdi. Bahçe katı ve 2.katı tuttuk. Gayet memnun kaldık. Bakalım bir dahaki ada gezimizde nerede konaklayacağız...
Kahvaltı için Patiska Bağ Evi gerçekten güzel bir tercih. Efil efil esen rüzgar eşliğinde rengarenk ve lezzetli bir kahvaltı masası gerçekten harika bir tatil etkinliği. Bu yıl kişi başı 50 TL idi.
İlk geldiğimiz yıl deneysellik açısından her koyu her plajı denemiştik ama her ne kadar kalabalık olsa da denizi Ayazma kadar güzel olan ve acıkınca da tesise yürüyerek ulaşılabilirlik açısından kullanışlı bir plaj maalesef yok. He ama illaki de kendi şemsiyemiz sandalyemiz buzdolabımızla takılırız diyorsanız Akvaryum koyu ve Beylik Koyu'nun da denizi çok güzeldir. Akvaryum koyu son yıllarda iyice popüler olduğu için sabahları erken saatlerde orada olup kalabalıklaşınca farklı koylara geçiş yapabilirsiniz. Bir de bu sene Akvaryum koyunda bir Bakkal- Tekne yada adına her ne deniyorsa ondan var, acıkınca susayınca oradan bir şeyler temin edebiliyorsunuz. Bu açıdan güzel bir uygulama olmuş. Ayazma'da yemek yiyecekseniz de kesinlikle Vahit'in yeri yada Koreli'yi öneririz. Koreli'nin özellikle kabak çiçeği dolması müthiştir.
Yeme içme konusunda yine ilk yıllar deneysel takılsak da, yıllar geçse de asla vazgeçemediğimiz, kışın ara sıra, sıcak otunu anıp ağzımızın sulandığı, her mezesine şiir yazabileceğimiz canımız Battı Balık'tan vazgeçemiyoruz. Uzun yıllar daha adada başka bir meyhaneye gitme ihtiyacı duyacağımızı da sanmıyoruz. Fiyatlar, personel, mekan sahibi, lezzetler... Her şeyiyle gerçekten çok çok çok seviyoruz. Battı Balık'ın tek dezavantajı çok tercih edilen bir yer olduğu için rezervasyon zorluğu olacaktır. O yüzden mümkünse adaya gitmeden arayıp gününüzü garantileyin. Ya bide lütfen ağzıyla içemeyenler Battı Balık'a gelmesin. Son gittiğimizde arka masada 7-8 genç sarhoş olup bağıra bağıra şarkı söylüyorlardı. Ses desen ses yok, makam, melodi hepten gidik.Uyarılmalarına rağmen devam edip kısa bir süre sinirimizi bozdular. İnsanlar adaya keyif yapmaya geliyor, insanların keyfinin içine etmeye kimsenin hakkı yok. Olurda yazım falan ulaşırsa çakma Mabel Matiz'e sevgilerimizi(!) bir de buradan iletiyoruz. Rum mahallesindeki tüm meyhaneler hemen hemen aynı fiyat bandındalar. O yüzden çok da kasmayıp gözünüze kestirdiğiniz keyifli bir mekana oturabilirsiniz. Risk almayalım diyorsanız tercih belli: Battı Balık :)
İyi güzel rum mahallesinde yedik içtik ama kanımız kaynıyor dediniz diyelim. Eskiden Polente inanılmaz keyifli olurdu ama artık biz çok bi tat alamıyoruz müzikler değişti, adanın kitlesi zaten hepten değişti. dolayısıyla alternatif eğlenceler için mutlaka Salhane'de kim çıkıyor, program nedir bir bakın deriz, olmadı hoplayıp zıplayalım, deniz kenarında içkimizi yudumlayalım diyor iseniz Cabbar'a gidebilirsiniz. biz bu sene Cabbar'da çok eğlendik. Bi tık daha soft eğence isteyenler için Bakkal'ı öneririz.
Gündüz ada merkezindeyiz, daha akşam olmadı ne yapalım derseniz önce Çınaraltı'nda Patlıcanlı Börek yiyin. Sonra da üzerine bir türk kahvesi için. Çınaraltı'nın yıllardır değişmeyen bir servis kalitesizliği var, sipariş vermek için garson kovalarsınız, siparişiniz geç gelir falan ama olsun bunlar sizi yıldırmasın. O patlıcanlı börek buraya gelecek!
Yok ben kahve konusunda daha seçiciyim diyorsanız Coffee Shelter'da içeceğiniz kahveleri beğenmeme lüksünüz yok.
Şarap alacağız nereden alalım derseniz, adanın kendi şarapları olduğu için hepsi çok güzel ama biz her zaman Çamlıbağ'dan alıyoruz, bunun dışında Corvus, Talay ve Ataol da var. Ataol bildiğim kadarıyla en uygun fiyatlısı.
Adadan ayrılmadan önce mutlaka uğramanız gereken bir diğer yer de Veli Dede. İncir reçeli ve karadut reçeline aşığız. Ve Veli Dede'nin kurabiyeleri biz Çiçek Pastanesi'nden daha çok seviyoruz. Allahtan internetten sipariş verilebiliyor da kışın ihtiyaç anında sipariş verebiliyoruz. Canımız Veli Dede :)
Bunların dışında yapmadan adadan ayrılmayın dediklerimiz:
* Polente Feneri'nde gün batımı. Şarabınızı peynirinizi almayı unutmayın. Bir de gerçek bir keyif için güneş batmadan en az 1 saat önce orada olun ki aheste aheste keyif yapabilin.
* Tatile gelirken yanınızda mutlaka şnorkel ve maske getirin. Adanın su altı gerçekten çok güzel.
* Ada sokaklarını gezin, çok güzel dükkanlar var. Sokaklarda bol bol fotoğraf çekmeyi unutmayın diyeceğim ama zaten o kadar güzel ki insan heryeri çekmek istiyor.
* Bozcaada Müzesi'ni gezin. 
* Bakkal'da bir öğlen birası yada limonatası için.
* Bozcaada'da bu yıl üzüm toplama etkinlikleri başlamış.(yemelik üzüm) Kalenin ordan araç kaldırıyorlar. biz gidemedik vakitsizlikten ama ilginizi çekebilir.
* En önemli noktaya gelecek olursak: Adayı kirletmeyin! Çöplerinizi orada burada bırakmayın. Özellikle Polente ve plajlar gerçekten çöplüğe dönüşüyor. Bu güzelim yere bunu yapmayın. Bizim Bozcaada'ya uzun yıllar daha ihtiyacımız var.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Polonezköy'ün Polina'sı!

İstanbul'a bu kadar yakın bir lokasyon olmasına rağmen yeşilin her tonunu görebileceğiniz, çeşit çeşit restaurant ve kahvaltı seçenekleriyle Polonezköy'ün bir cennet olduğunu İstanbul'da yaşayan birçok kişi bilir. Ben size Polonezköy için başka bir öneriyle geleceğim. :) Gittiğimiz yerleri lezzetleriyle anılarımızda mühürlemeyi çok severiz. Bu nedenle de bir yere gitmeden önce nesi meşhur, nerede ne yenmeli kısmını genelde araştırmayı çok severim. Böyle bir araştırma sonucu Polina'yı öğrendik ve bir Polonezköy hafta sonu kahvaltısından sonra bir de şu Polina neymiş bi bakalım dedik.   Polina Polonezköy'de hem kahvaltıları, hem yemekleri hem de kendin pişir kendin ye için uygun olan butik bir mekan olsa da bizim gitme sebebimiz pastalarıydı. Pasta konusunda kendi ev yapımı pastalarını sundukları için farklarını burada ortaya koyuyorlar. En meşhur ve sevilen pastaları Karpatka. Karpatka aynı zamanda Polonya'nın geleneksel bir tatlısı. Sade ve meyveli seçe...

Sonunda Paris!

Paris! Başta inanılmaz önyargılı olup sırf meraktan giden, sonra görür görmez aşık olan, doyamayıp 7 ay sonra tekrar giden, sonra araya 3 sene alıp tekrar kavuşan birinin gözünden biraz Paris okuyacaksınız. Yıl 2014! Pegasus çılgın bir indirim yapmış, İtalya'dan kalma hazır Schengen varken Avrupa'da bi yerleri daha göreyim bari diye bilet bakıp "Neymiş bakalım bu Paris?" diye almıştım ilk Paris biletimi.  Gittiğim ilk gün telefonuma "Paris Metro" appini indirerek otelime yakın diye Champs Elysees'de ki noel pazarıyla gözümü açtım. O civarlarda geçirdiğim ilk günden sonra İstanbul'dayken arkadaş tavsiyesiyle ulaşıp plan yaptığım Paris için gerçekten inanılmaz bir rehber olan Aslı Ulusoy Panutti'yle sabah saatlerinde buluşarak devam eden 2 günümde harika bir Paris gezisi yapmıştım. Hep söylerim Paris'e aşık olmamda Paris'in büyüsü kadar muhteşem iletişimi, sanki rehberle değil de kuzeninle geziyormuşsun gibi bir hissiyat uy...

Turla Mı Gidelim Kendimiz Mi Gezelim?

     Her ne kadar son yıllarda yurtdışı seyahatler hayatımızda daha aktif rol alsa da birçok insan için hala Turla seyahat bağımlılığı vazgeçilemez bir durumda ve bireysel seyahatlerden hala korkuluyor. Peki turla mı, yoksa bireysel seyahat mi tercih etmeliyiz? Hangisi daha keyifli? Hangisi daha ekonomik? -----  Maliyet  -----    Maliyet açısından turla seyahat daha ekonomik gibi gelse de aslında işin iç yüzü öyle değil. Uçuş maliyetinden başlayalım mesela.     Turlarda sabit bir fiyat üzerinden satış yapılır ve aslında siz uçak biletlerinizi havayolu şirketlerinin erken dönem kampanyalarında alırsanız tursuz gittiğinizde yarı yarıya kar edebilirsiniz. Konaklama maliyetine gelecek olursak turla seyahat ettiğinizde genelde sizi tüm gün gezdirip akşam 18.00-19.00 gibi otele bırakırlar ve bu oteller şehir merkezine uzaktır. Siz eğer şehir merkezine gitmek için taksi tutarsanız kazıklanma riskiniz var, kazıklanmasanız bile döviz al...